top of page
Yeşim Ateşçi Keleş

Düşüncenin gücü adına, güç bende artık!


Düşüncelerimizin bizi ne kadar etkilediğini hiç düşündünüz mü? Düşüncelerimizi değiştirirsek hayatımız ne kadar değişir diye hiç düşündünüz mü? Bu, çoğumuzun aklından geçmemiş olabilir. Halbuki dilimizde geçen bazı özlü sözlerimiz bile vardır bu konuyla ilgili: “Bir şeyi 40 kere söylersen olur”, “Dervişin fikri ne ise zikri de odur”, “İyi düşün ki iyi olsun”, “Ne ekersen onu biçersin” gibi… Zihnimizden geçen her düşüncenin, hayatımıza ve sağlığımıza etkisi olduğuna inanıyorum. Dikkatimizi neye yoğunlaştırırsak kendimizi de ona yaklaştırırız.

Çocukluktan itibaren aileden kazandığımız bazı düşünce kalıplarıyla ve inançlarla dış dünya ile tanışırız. Altı yaşına kadar çevremizde olup biten her şeyi bilgisayar gibi bilinçaltımıza indiririz. Daha sonra yetişkinlikte karşılaştığımız bazı olayları ve sorunları yıllar öncesinden bilinçaltımıza yerleşen bu kodlarla çözmeye çalışırız. Günlük koşuşturmalarımızın etkisiyle, anı yaşayamayıp sorunlara odaklanamadığımızdan, bilinç üstündeki yaratıcı zekamız ile değil, ebeveynlerimizden bize miras kalan kodlarla sorunları çözmeye çalışırız.

Hiç ebeveyninizle aynı kaderi paylaştığınıza şahit oldunuz mu? Ya da benzer durumlarda benzer davranış biçimlerini sergilediğinizi fark ettiniz mi? Bunların nedeni bilinçaltımıza yerleşen kodlar. Bu kodları olumlamalarla değiştirmek mümkün. Yani olumlu düşünceleri zihnimizde düzenli olarak tekrarlayarak ve bu düşüncelerimize inanarak bu kodları değiştirebiliriz. Tabi ki beslenme ve hareket burada çok önemli. Vücudumuza soktuğumuz gıdalar, sağlığımızı ve ruh halimizi de etkiliyor. Vücutsal hareketler de aklımızdan geçen gereksiz sohbetleri susturup, gerçekten kendimizi dinlememize yardımcı oluyor.

Günümüzde artık Dr. Bruce Lipton, Gregg Braden, Dr. Christiane Northrup ve Dr. Mona Lisa gibi pek çok düşünürün, doktorun ve bilim insanının bu konuda çalışmaları var. Onlar aklı, bedeni, bilimi ve ruh dünyasını birleştirerek, çalışmalarıyla birçok ilke imza atıyorlar.

Zihnimiz radyo dalgaları yayar gibi düşüncelerimizi tüm hücrelerimize aktarıyor ve bizi hasta ediyor. Belki birçoğunuz fark etmişsinizdir, önemli bir gün arifesinde ya da sınav öncesinde heyecanlandığınızda midenize kramplar girebilir ya da bağırsaklarınız bozulabilir. Ya da bir şeye sinirlendiğimizde tansiyonumuz çıkar. Her hastalık ya da sağlık durumu aslında bize kendimizle ilgili bir şey öğretir. Aldığımız kilodan, yüzümüzde çıkan sivilceden, migren ağrılarımızdan bel fıtığımıza kadar… Hatta yaptığımız sakarlıklarımız bile bize bir şey söyler. Ben, biz insanların ne düşünürsek onu yaşadığımıza ve olumsuz düşüncelerimizin bizi hasta ettiği gibi, olumlu düşüncelerimizin de bizi iyileştirebileceğine inanıyorum.

Tabi ki bu, doktora gitmeyin demek değil, tam aksine; bilimi, düşünceyi, ruhu ve bedeni birleştirmek demek. Doktorun verdiği tedaviyi alırken zihnimizden geçenleri de biz düzeltmeliyiz, aynı zamanda vücudumuza soktuğumuz gıdalara da dikkat ederken hareketi de ihmal etmemeliyiz. Sizi duyar gibiyim; çok fazla iş; hem düşüncene, hem yemene hem de harekete dikkat et, ilaçlarını al… “Yaşamayalım o zaman iyileşmek uğruna” der gibisiniz.

Bir işin sıkıcı olacağını düşünürsek sıkıcı olur. Halbuki nelere vakit ayırmıyoruz. Mesela ev hanımları, tüm ev halkının çamaşırlarını yıkarlar, ütülerler, yerleştirirler, kışın domatesleri kaynatır kavanozlara koyarlar, kışlık gıdaları derin dondurucuya doldururlar, turşu kurarlar, ayda bir en az dip köşe temizlerler, temizliğin ayrıntılarına girmiyorum bile. Peki, beyler; arabaların iç, dış temizliğini yaptırırlar, cilalatırlar, parlatırlar, benzini alırlar, araba kokusunu ayarlarlar, yıllık rutin kontrollerini yaptırırlar, yağına bakarlar. Az iş değil tabi. Pek çok örnek verebilirim kendimiz dışında başka şeylere harcadığımız zaman, para ve emek konusunda... Peki, biz yoksak ne işe yarar ki temiz çamaşırlar ya da arabayla hafta sonu gezileri…

Bilmediğimiz şeyleri anlamak istemediğimiz gibi, onları hayatımızın bir parçası yapmadığımız zaman “iyi” ve “kaliteli” yaşamak kavramı kulağa sıkıcı gelebilir. Ama alışınca olumlu düşünmek, bazısına bir dua gibi, bazısına şükretmek gibi, bazısına bir şarkı gibi, bazısına da hayatı selamlamak gibi gelecektir.

Kendimizle ve çevremizle ilgili her olumlu düşünce, geçmişteki yaşanmışlıklara takılmamak ve anı yaşamak bize iyi gelecektir. Sabah kalktığımızda “bugün güzel bir gün” diye güne başlayarak kendi kendimize gülümsemek, pencereyi açıp derin bir nefes almak bile tüm günümüzü etkileyebilir. Ailemizden ya da çocukken yaşadığımız çevreden edindiğimiz ve artık bizi mutlu etmeyen düşünce kalıplarından da yine olumlamalarla kurtulabiliriz. Tartışmalı bir dönemden geçiyorsak sürekli olarak “ben huzuru seçiyorum” diye aklımızdan geçirebiliriz mesela. Bir hafta boyunca inanarak söylemek mucizeler yaratabilir. Ama her şeyde olduğu gibi kişinin bu değişimi gönülden istemesi ve olumlamaları uygulaması gerekir. İnanmayarak ya da bunu komik bularak yaparsa sadece kendini eğlendirmekle, kandırmakla ve vakit öldürmekle kalır. Bu durumda kendine daha uygun yöntemlere yoğunlaşmalıdır, çünkü her birey farklıdır ve belki de bu yöntem size göre değildir.

Bazı olumlamalara örnekler:

Huzurlu olmayı seçiyorum

Çevremle ve kendimle barış içinde olmayı seçiyorum

Kendimi olduğum gibi seviyorum

Hayat güzel

Temiz gıdalar tüketerek vücudumu iyileştiriyorum

Her şey olması gerektiği gibi

Her şeyi yapacak zamanım var

Düşündüklerimi ve hissettiklerimi rahatlıkla dile getirebiliyorum

Geçmişi kolaylıkla ve rahatlıkla bırakıyorum ve hayatımda yeniye yer veriyorum

Düşünce kalıplarımı değiştirmeye hazırım

Değişmeye hazırım

Değişime hazırım

Rahat ve huzurluyum

Aslında yapmanız gereken şeyleri belki yumuşatarak bile söylemeniz bir olumlamaya dönüşebilir, örneğin:

“sağlıklı beslenmeliyim” yerine “sağlıklı beslenmeyi seçiyorum”,

“sigarayı mutlaka bırakmalıyım” yerine “sigarayı bırakmayı seçiyorum”,

“daha sakin olmalıyım” yerine “daha sakin olabilirim”, “daha sakin olmayı seçiyorum” gibi.

Unutmayın, kendinizi çok sevin ve kendinize nazik davranın çünkü en değerli varlık sizsiniz. Siz yoksanız hiçbir şey olmaz hayatınızda.

Kendini Sevme Sanatı Eğitimleri için bana info@yesimatesci.com adresinden ulaşabilirsiniz.

92 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page